Elinizdeki bu eser, bizi Hz. Ali’nin ne yazık ki kaos ve iç savaşla geçen kısa ama acı dolu halifelik dönemine götürüyor. Hz. Ali’nin halifeliğinden önceki İslâmi dönemin kısa bir özetinden sonra, Hz. Ali’nin nasıl halife seçildiğini anlatıyor ve ardından Hz. Ali’nin hiç de hak etmediği o zor dönemi gözler önüne seriyor.

Hz. Osman’ın şehid edilmesi hadisesi, Hz. Ali’nin hilafet dönemini hiç aralanmayan kara bir bulut gibi kaplıyor. Talha İbn Ubeydullah, Zübeyr İbnu’l-Avvam gibi cennetle müjdelenmiş sahabilerin ve Hz. Âişe’nin ona karşı bir isyan hareketi başlatmaları ve Cemel Vakası adlı kanlı hadise gerçekten yürekleri kanatıyor.

Hz. Ali’nin azil kararına rağmen Muaviye’nin Şam valiliğini bırakmaya yanaşmaması, İslâm dünyasında ayrı bir baş çekmesi ve sonrasında meydana gelen Sıffîn Savaşı âdeta yeni bir Müslüman kıyımına sebep oluyor.

Sıffîn Savaşı’nı müteakip meydana gelen Hakem Olayı’ndan sonra günümüzdeki tekfirci anlayışın köklerini oluşturan Hâricîlik akımının ortaya çıkması ve buna bağlı olarak birçok çatışmanın meydana gelmesi de ayrı bir üzüntü kaynağı oluyor.

Hz. Osman zamanında hızlanan fetihler, Hz. Ali gibi cengâver bir sahabi döneminde daha da hızlanıp İslâm dini belki Asya, Afrika ve Avrupa’nın büyük bir kısmına yayılabilecekken İslâm dünyasının içine sürüklendiği bu kaos ve iç savaş yüzünden fetihlerin durma noktasına gelmesi gerçekten çok üzücü.

En sonunda Hz. Ali’nin bir Hâricî tarafından şehid edilmesi, Raşid Halifeler Dönemi’nin sona ermesi ve İslâm tarihinde saltanatın başlaması da okuyucunun hüznünü zirveye çıkarıyor.